HABERLER
YEREL HABERLER
EKONOMİ
SÖYLEŞİ
SPOR
SANAT-KÜLTÜR
BİLİM - TEKNİK
YAŞAM-MAGAZİN
BIRAK BUDAMA
MEDYA
 
Anasayfa 27 Temmuz 2025, Pazar
 

ÖZKÖK Reis'in Görevden aldığı ALTUN'u yazdı.!

Medyada Korku imparatorluğu kuran iletişim Başkanı Fahrettin ALTUN'u müthiş bir yazı ile analiz eden ÖZKÖK Medyadaki ALTUN atraksiyonlarını çarpıcı bir dille ODATV'de yazdı bu yazı ibretlik medya Yazısı

  • Medyada Korku imparatorluğu kuran iletişim  Başkanı Fahrettin ALTUN'u müthiş bir yazı ile analiz eden ÖZKÖK Medyadaki ALTUN atraksiyonlarını çarpıcı bir dille ODATV'de yazdı bu yazı ibretlik medya Yazısı okuyun da medyanın içler acısı halini görün

 

  • İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un görevden alınması belki bir çok insan için sürprizdi ama benim için hiç değildi.
    Daha 19 Mart sabahından itibaren içime, “Galiba gidiyor” cümlesiyle özetleyebileceğim bir kuşku düşmüştü.
    Çünkü o sabah tam anlayamadığım bir olay olmuştu.
    Gelin şimdi 19 Mart 2025 sabahına dönelim.
  • 19 MART SABAHI İMAMOĞLU GÖTÜRÜLÜRKEN BİR BAŞKA EVDEN DE BİR KİŞİ ALINIYORDU
  • O sabah, İstanbul’un Seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı saatlerde bir başka polis ekibi de bir başka kişinin evine gidiyordu.
    Bu kişinin adı Serdar Haydanlı’ydı.
    Adı, o sabah İstanbul Emniyet Müdürlüğünce medyaya açıklanan gözaltına alınanlar listesinde vardı.
    Ancak onun Emniyet’e getirildiği andan itibaren ilginç bir şeyler yaşanmaya başlandı.
  • GÖZALTINA ALINANLAR ALT KATA İNDİRİLİRKEN O ÜST KATA GÖTÜRÜLDÜ
  • Gözaltına alınanlar binanın alt katlarında bir yerlere götürülürken, Haydanlı direkt olarak Emniyet Müdürünün odasına alınmış ve kendisine çay ikram edilmişti.
    Çünkü Haydanlı daha Emniyet’e götürülürken, “Devlet içinden” bir kişi veya kişiler Emniyeti ve savcılığı aramış, onu özel korumaya almıştı.
    Nitekim binaya gelir gelmez kendisine çay ikram edilmiş, biraz sonra da serbest bırakılmış, evine dönmüştü.
  • BÜTÜN ALGI OPERASYONLARINI YAPAN KARANLIK ADAM KİMDİ”
  • Ancak aradan geçen o çok kısa süre içinde çok ilginç bir şey oldu.
    Sabah ve Demirören grubuna ait yayınların bir bölümünde “Haydanlı’nın gözaltına alınması” haberi sanki bir talimatla özel olarak büyütülmüş ve verilmişti.
    Onlarca insan evinden götürülürken, Sabah ve Demirören grubu özellikle bu kişi üzerine fokus olmuştu.
    Mesela, Sabah gazetesi, “Kim bu karanlık adam” diye soruyordu. Haberine göre “İBB’nin bütün algı operasyonlarını yapan kişi bu Serdar Haydanlı’ydı…”
    Haber bir süre iktidara yakın bu iki grubun haber sitelerinde aynen durdu.
  • HABER İKTİDARA YAKIN HABER SİTELERİNDEN KALDIRILIYOR
  • Ancak bir süre sonra nedense iki grubun da haber sitelerinde onunla ilgili bütün haberler yayından kaldırıldı.
    Sadece kaldırılmadı, aynı zamanda sitelerin kayıtlarından da silindi.
    Belliydi ki, “Güçlü birileri devreye girmiş ve ‘Siz ne yapıyorsunuz’ diye uyarmıştı.
  • OLAY AKP İÇİNDEN ÖZGÜR ÖZEL’E SIZDIRILAN BELGE
  • Ancak o sabahki hengame içinde herkesin gözünden kaçan bu gelişme yaşandı.
    Sitelerden sildirilen haber, Ankara veya İstanbul’da, “birileri” tarafından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e sızdırıldı.
    Sızdıranlar sadece bu olaya dikkati çekmediler. Özel’e aynı zamanda bir de belge ilettiler.
  • ALTINDA FAHRETTİN ALTUN İMZASI BULUNAN BELGE
  • İşte bu belge, altında İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un imzası bulunan bir “Genelgeydi…”
    Altun bu genelgesinde, “Cumhuriyet’in 100’ncü Yıl kutlamalarında Serdar Haydanlı’nın şirketi ile işbirliği yapılması” talimatı veriyordu.
    Yani İstanbul Büyükşehir’e “Naylon fatura kesiyor” diye gözaltına alınan kişi, aslında İletişim Başkanlığı ile işbirliği yapan bir şirketin sahibiydi.
    Başka deyişle, bu kişi İletişim Başkanlığı'nın bir nevi iş ortağıydı.
    Bu genelge, devlet yönetiminde pek rastlanan bir uygulama değildi.
    İmamoğlu’na karşı kullanılmak istenen bir olay, bir anda bumerang gibi İletişim Başkanlığı’nı vuruyordu.
  • ALTUN KARŞITLARI İLK ZAFERİ O SABAH KAZANDI
  • O nedenle, devlet içinden bir kişi veya kişiler anında devreye girmiş ve Haydanlı, alt katlara indirilmeden, Emniyet müdürünün odasından serbest bırakılmıştı.
    Ama yine devlet içinden veya iktidara yakın kesimden birileri de devreye girerek, bu olayı ana muhalefet partisi Genel Başkanı'na iletmişlerdi.
    Nitekim olay ortaya çıkınca, Fahrettin Altun’un “İşbirliği yapın” dediği Haydanlı yeniden gözaltına alınmak zorunda kalınmıştı.
    Böylece iktidar kanadı ve devletin içinde Fahrettin Altun’a karşı olan bir çevre, çok önemli bir kozu ele geçirmişti.
    “Haydanlı-Altun” ilişkisi dosyasının kapanıp kapanmadığını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
  • ALTUN KARŞITLARININ YAYDIĞI DEDİKODU
  • Bu çevreler Özgür Özel’e sadece olayı ve belgeyi anlatmakla kalmadılar.
    Ayrıca bir de dedikodu fısıldadılar.
    Buna göre Altun, Haydanlı’nın gizli ortağı olabilirdi.
    Ancak bu söylentiyi doğrulayacak her hangi somut bilgi,belge yoktu ve bugüne kadar da yok…
    Yine de bu mermi Altun’u yaralamıştı ve bunun devamı gelecekti.
  • İKTİDAR KANADINDA ŞİKAYETLERİN EN DİLLENDİRİLDİĞİ MEDYA GRUBU
  • Bütün bunlar olurken, AKP içinde ve devletin bazı kademelerinde Fahrettin Altun’la ilgili şikayetler artık açıkça dile getiriliyordu.
    Aynı şekilde gazetelerin yazı işleri masalarında ve televizyonların rejilerinde de, Altun’un üçüncü dördüncü derece adamlarının direk müdahaleleri artık bunaltıcı hale gelmişti.
    Şikayetlerin en fazla dillendirilidiği yerlerden biri Sabah grubuydu.
  • İKİ TARAF ARASINDA LEVENT GÜLTEKİN SAVAŞI
  • Ondan bir süre önce muhalefetin etkili isimlerinden Levent Gültekin bazı televizyon kanallarında görülmeye başlamıştı.
    Sabah grubunun önde gelen isimleri, geçmişte, Serhat ve Berat Albayrak aleyhine yorumları bulunan Levent Gültekin’in, Altun’un izni olmadan bu kanallarda ekrana çıkamayacağına inanıyordu.
    Nitekim bunu izleyen günlerde Sabah gazetesinde direk Fahrettin Altun’u hedef alan iki üç yazı yayınlandı.
    Sabah grubu ile İletişim Başkanlığı arasında açık savaş başlamıştı.
  • ALTUN’UN TELAŞ KOKAN SERT AÇIKLAMASI
  • Bu söylentiler iyice yayıldıktan sonra Altun, kendi imzasıyla zehir zemberek bir açıklama yayınladı ve bu söylentileri dile getirenleri çok sert dille suçladı.
    Ama bu açıklamanın her satırında, büyük bir telaşın işaretleri vardı.
    Belli ki birileri Altun’u çok fena halde öfkelendirmiş ve o da, herkese yukardan bakan kibrini ve görünüşteki serinkanlılığını kaybederek bu açıklamayı yapmıştı.
    Artık bütün işaretler Fahrettin Altun’un suyunun ısındığını gösteriyordu.
    AKP medyası, parti ve devlet içindeki bu “İletişim savaşında” Fahrettin Altun mevzilerini tek tek kaybediyordu.
  • İKTİDARIN HİÇ BİR İŞİNE YARAMAYAN KORKU İMPARATORLUĞUNUN ÇARESİZLİĞİ
  • Fahrettin Altun’u götüren tek neden bu muydu?
    Tabi ki değil.
    Ancak diktatörlüklerde görülen bir “İletişim Başkanlığı” sistemi kurmuştu.
    Medyanın neredeyse yüzde 90’ı onun direk kontrolündeydi.
    Adamları, televizyonların reji odalarına bile yayın sırasında müdahele edebiliyordu.
    Peki sonuç?
    Neticede yarattığı bu sistem, kontrolündeki bütün medyanın itibarını ve inandırıcılığını kaybetmesine yol açtığı için, iktidarın hiç bir işine yaramayan bir korku imparatorluğuna dönüştü.
  • “ALTUN’UN KURDUĞU ‘TÜRKİYE İLETİŞİM MODELİ’ İFLAS EDİYOR”
  • Bunun sonucu ne oldu?
    19 Mart’tan beri Altun’un direk kontrolündeki bütün medyanın, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en ağır propaganda faaliyetine rağmen, sonuç tam bir hüsran oldu.
    Neredeyse bütün anketler şunu gösteriyor:
    Halkın yüzde 60’ı bu operasyonların hukuki değil, siyasal olduğuna inanıyor.
    Bu da bir anlamda, Altun’un kurduğu ve adını “Türkiye İletişim modeli” koyduğu, aslında apaçık bir “Stalinist model” olan iletişim aygıtının iflasıydı.
    İletişim başkanı 20’inci Yüzyılın ilk 50 yılına ait demode ve hiç bir işe yaramayan bir “Propaganda bakanlığı” sistemiydi.

    VEDA MESAJINDAKİ İNANILMAZ CÜMLE
  • Kontrolündeki ve emrindeki medyaya nasıl baktığını da, önceki gün yayınladığı veda mesajında açıkça ele verdi.
    Şu cümleleri dikkatle okuyalım:
    “Türkiye İletişim Modeli’nin inşası sürecinde hep birlikte emek verdiğimiz çalışma arkadaşlarıma ve hakikat mücadelesinin yılmaz neferleri olan tüm medya mensuplarına can-ı gönülden teşekkür ediyorum.”
  • YANİ AHMET HAKAN, FAHRETTİN ALTUN’UN YILMAZ NEFERİ Mİ OLDU
  • “Yılmaz neferler….”
    Yani emrindeki bütün medya mensupları, “Yılmaz” birer “Nefermiş…”
    Bu durumda Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan” hangi ordunun yılmaz neferiymiş…
    Ahmet Hakan’la uzun yıllar birlikte çalıştık. Öyle nefer olacak bir insan değildir.
    Eminim çok içerlemiştir bu veda mesajına…
  • İKTİDAR MEDYASINDA ÇALIŞAN İNSANLARA EN BÜYÜK HAKARET
  • Diyeceğim İletişim Başkanı giderayak iktidar medyasında çalışan bütün gazetecilere ve yöneticilere en büyük hakareti yaptı.
    Hepsinin cebinde onun imzasını taşıyan basın kartları var. Ama o imza bu insanları bir davanın yılmaz neferi yapıyorsa, gazetecilik özelliklerini kaybetmişler demektir.
    Evet sadece bu veda cümlesi bile, kurduğu sistemin korku yüzünü ve gazetecilere hangi gözle baktığını açıkça ortaya koyuyor.

yazının tamamını merak edenlere LİNK; https://www.odatv.com/guncel/ozkok-ankara-kulisleri-labirentlerinde-dolasip-noktayi-koydu-iktidar-yanlisi-gazeteciler-rahatlayacak-120106124

11 Temmuz 2025 Cuma 05:39

 
 
KÜNYE | KURUMSAL | İLETİŞİM | ANG MEDYA ile KARİYER | REKLAM